Öncelikle alegori nedir kısa bir tanım yapalım isterim.
Alegori; bir fikrin, davranışın, eylemin, duygunun, bir kavramın ya da bir
nesnenin simgelerle, sembollerle ifade edilmesidir. Platon’un Mağara Alegorisi,
Devlet adlı eserinin 7. kitabının en başında geçmektedir. Asırlar önce yazılan
bu anlatı günümüze önemli bir ışık tutuyor. Sizce bu anlatım dünyamızda bir
değişime yol açtı mı?
Platon’un Mağara Alegorisi, mahkumların doğdukları günden
beri zincirlere bağlı bir şekilde yaşadığı hayatı ve aralarından birinin aydınlığa
erişme hikayesini anlatıyor. Mahkumlar, doğdukları günden beri zincirlere bağlı
şekilde yaşar. Tek görebildikleri şey karşılarındaki mağara duvarı ve gölgelerdir.
Mahkumların arkasında yükseltilmiş geçit, geçitin arkasında yanan bir ateş vardır.
Mağaranın dışını hiçbir şekilde görmeyen bu mahkumların bildiği tek gerçeklik
önüne düşen gölgelerdir. Bu gölgeler, yanan ateş sayesinde mağara dışında
yaşayan insanların çeşitli nesneler ile geçitten geçmesi ile mağara duvarına
gölge olarak düşer. Bir gün mahkumlardan birinin zincirleri açılır ve serbest
kalır. Gerçek dünyaya gitmesine izin verilir fakat ilk başta karanlıktan
çıkmakta zorlanır. Çünkü karanlıkta alıştığı bir düzen vardır. Dış dünyada
neyin gerçek olduğunu anlamakta zorluk çeker. İlk önce nesnelerin gölgesini
görmeye başlar. Sonra su üzerinde yansımalar dikkatini çeker. Zamanla yıldızlar
ve diğer nesneleri gerçekte oldukları gibi görmeye başlar. En son güneşi görür
ve aydınlığa kavuşur. Mağarada gördüğü gölgelerin sahte olduğunu fark etmesi
ile gerçeği keşfeden mahkumumuz aydın bir kişi haline gelmiştir. Gerçeği
mağaradaki mahkumlarla paylaşmak için geri döner ve bu dünyayı tanıtarak onların
da zincirlerinden kurtulmalarını ister. Yaşadığı bu deneyimi anlatmak için geri
döndüğünde, mahkumlar ona inanmayı reddeder. En korkunç olan kısım, zincirlerini
kırıp onları serbest bırakmaya çalıştığında ölüm ile tehdit edilir. Çünkü
mağarada yaşayan mahkumlar kendi konfor alanlarında mutlu ve güvende
hissediyorlardı. En azından onların gerçekliğini bu şekilde görüyoruz. Başka bir gerçekliğe ne inanıyorlar ne de
kabul ediyorlar.
Sizce bu anlatımda pranga ne anlama geliyordu? Doğduğumuz
andan beri öğrendiğimiz kalıplar ve bize dayatılan eğitim sistemi mi? Hayatı ve
gerçeği sorgulamayan herkesin ruhunun zincirlendiğini mi?
Karanlıktan aydınlığa cesurca adım herkes en sonunda güneşi
görmeyi başarır. Güneşi gören, aydınlığa kavuşan, sorgulayan ve sorgulatan
herkes kendi gerçeğini bulur. Şimdiki zamana gelelim. Kendimize birkaç soru
sorarak hangi tarafta olduğumuza bakalım. Bu alegoride hangi gerçeği
benimsiyorsunuz? Aydınlığı mı? Karanlığı mı? Medyanın ve eğitim sistemin bize
dayattığı gerçekleri ve doğruları mı? Yoksa prangalarından kurtulan, duyuları
dışında mantığını, aklını kullanarak hakikate erişmeyi mi? Çoğu insan farkında
olmadan mağarada yaşıyor, değişimi reddediyor ve karanlıktan besleniyor. Eğer
şu an bir mağarada yaşadığınızı hissediyorsanız bunu fark ettikten sonra doğru
yolu bulacağınıza eminim. Mağaranın dışında her zaman ışık ve gerçekler vardır.
Yolun sonunda güneşe erişeceksiniz. Eğer zincirlerimden memnunum, konformist
olmak beni mutlu ediyor ve güven veriyor diyorsanız… O zaman gölgeler
dünyasında başarılar dilerim. Ve çok sevdiğim bir sözü paylaşarak sizi
düşüncelerinizle baş başa bırakıyorum.
“Karanlıktan korkan bir çocuğu kolaylıkla affedebiliriz.
Hayattaki gerçek trajedi yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır.” – Platon
Selen Danacıoğlu
Social Icons